29 Şubat 2008 Cuma

Avrupalılar'a Verilen Dersler:

Son dönemde birlikte çalıştığım Avrupa'lı arkadaşlara ders verme konusunda aldım gazı gidiyorum. Farkındayım arada gülüyorlar halime ama ben bütün fahri konsolos psikolojimle 'hakkı yenmiş' ülkemi tanıtmaya devam ediyorum. :)
Bu kapsamda beni takip eden veya etmekte olan arkadaşlara Avrupa'lılara Türkiye tanıtımı ana başlığı altında aşağıdaki müfredat konularını anmak isterim:

1. Türkler'in 400 yıl Yunanistan'ı yönetmesi ve hala Yunanlıların 'Ben Yunanım' diyecek kadar milliyetçiliklerini koruyabilmiş olması (Türklerin Avrupa'dan önce demokrasiyi keşfi için verilecek en iyi örneklerden biridir)
2. Laleler Türkler'den öğrenilmiştir (bu arada araştırdım lale farsçadan gelen bir kelimeymiş, herhalde biz de onlardan almışız ama detaya girmiyorum Avrupa'lılarla kafaları karışıyo yoksa :) )
3. Kahve de Osmanlılardan öğrenilmiştir! (Ama burada bizim de Araplardan öğrendiğimizi söylemek zorunda hissettim yoksa çok iddialı kaçacaktı söylemim ve araştırma riskleri yüksekti)
4. Kruvasan'ın şekli eskiden düzken Osmanlı'nın Viyana kuşatması sonrası hilal şeklini almıştır (kulağa komik geliyor ama araştırdım doğru)
5. Türkler Arapları, Araplar Türkleri pek sevmez (buna çok şaşırıyorlar ama nedenini çok bilmiyorum, sanırım bizim Amerikalılar ve Avrupalıların çekişmesini anlamamamız gibi birşey)
6. Yoğurt Turkcedir ve Türkler bulmuştur (buna çok güldüler önce ama birlikte wikipedia'ya girip bakınca bana saygıları ayrıca arttı :p )
7. Bulgarlar Türk kökenlidir, Macarlar ispatlanamamakla birlikte büyük ihtimalle Türk kökenli olabilir.
8. Grundig bir Türk markasıdır. (Bu arada Ülker'den Allah razı olsun Godiva'yı aldı, içimin yağları eriyo buradakilere söylerken)
9. Burası çok önemli: bu konuları söylerken iddiasız, sakin ve size de bu konuları konuşmak zul oluyormuş edasıyla söyleyin, çok hevesli gözükmeyin. Dalga geçen olursa benim gibi yapın 'Üzgünüm ama tarihi daha iyi biliyorsam bu bir suç değil', veya 'Gerçek böyle, üzgünüm' gibi cümleler kurun, ukala ama güleryüzlü olun.

:)) Ben bunları söyleyip böyle konuştukça çok eğleniyorum suratlarındaki tepkiyi görmekten dolayı. Aman dikkat edin her dedikoduya atlayıp savunmayın. Örnek :'Flamanlar da Türk kökenlidir'. Bu teoriye sahip çıkmadığım için güvenirliğimi korudum siz de öyle yapın.

Biliyorum çok geyik bir konu ama inanın eğlenceli oluyor, tavsiye ederim.

13 Şubat 2008 Çarşamba

Denemeler

Kaçtır fotoğraflarımdan beğendiklerimi buraya yüklemek istiyordum ama bir türlü fırsat olmamıştı. Neyse bugün artık vakit buldum sonunda, inşallah beğenirsiniz. Yorumlarınızı olumlu ya da olumsuz esirgemeyin lütfen.














1 Şubat 2008 Cuma

Yine Müzik!

Eşimin yorumundan esinlenerek Eurovision hakkında yazmaya karar verdim. Evet ben de 80'li yıllarda her Eurovision yarışması gecesi TV karşısına çakılıp son ülkenin son puanını verdiği ana kadar soluksuz her sene bu yarışmayı seyreden sorunlu tiplerden biriyim(Valla bence çok keyifli). Ama şimdi burada tabi 'La Turki nah puan' diye verilen puanları anmıycam. Çünkü Belçika'ya gelince öğrendim ki o 'nah puan' değilmiş. Fransızca'da 'an puan' dendi mi 1 puan demekmiş. Günahlarını almışız adamların her yarışma sonrası tabi dillerini bilmeyince.

Ben hala Eurovision (bu arada bundan sonra kendisini Erovizyon olarak yazacağım daha kısa diye) gecesi için hazırlık yapıp elinde birası, cipsi, arkadaşlarıyla toplanıp o gecenin tadını çıkaranlardanım. İki yıl önceydi sanırım, eski şarkıları toplamışlar bir program yapmışlardı, tahmin edersiniz ki bayılmıştım o programa da.

Erovizyon'da ilk mutluluğu Halley'le yaşamıştık 86'da. Dokuzuncu olmuşlardı ve biz sevinçten çıldırmıştık. Bu arada grubun adı da Klips ve Onlar'dı. Yıllar sonra youtube'tan izlerken anladım ki grubun solistleri Candan Erçetin ile Sevingül Bahadır'mış. Tabi çocuk yaştayken insan anlamıyo pek, büyüyünce çözdüm. Bi de Celine Dion'un 88'de Ne Partez Pas Sans Moi diye İsviçre adına birinci olduğu bir sene vardı. Onun da Celin Dion olduğunu çok sonra anladım ben, yani biraz mal kafalık varmış ilk zamanlarımda (bu arada Celine Dion'un bu adı geçen parçası bir Türk bestesidir; Atilla Şereftuğ, kendisi 86'da da Pas Pour Moi'yı yapmış İsviçre için)

Hatta bir keresinde -sanırım 2001'di-, Çeşme'deydim yarışma gecesi ve Norveç'li grubun solistinin annesiyle aynı oteldeydik ve lobide birlikte izlemiştik kadın bana dönüp 'Bu benim oğlum' demişti de ben inanmamıştım, hala da emin değilim doğrusu :) Zaten şarkısı da iğrençti sonuncu mu ne olmuştu, yazık kadına da bizim önümüzde rezil oldu gibi birşey yani :)

Tabi benim özellikle çok sevdiğim Erovizyon şarkıları vardır anmak isterim; 2004 Malta 'On Again Off Again', 2004 Kıbrıs 'Stronger Every Minutes' (Lisa Andreas, bunu kesin youtube'dan dinleyin bayılacaksınız eminim), 1958 Italya 'Volare' (evet bu klasik bir Erovizyon şarkısıdır. Youtube'da 'Domenico Modugno - Nel blu di pinto di blu (Volare)' yazarsanız orjinal kaydını bulursunuz), 1986 Belçika Sandra Kim 'J'aime la vie' vs. vs.

Dayanamıycam şu Kıbrıs'ın şarkısının direkt klibini koyacam yine, bakalım siz de beğenecek misiniz?

 
Clicky Web Analytics